11. Barlas Tolan Konferansı: Toplum Bilimlerinde Sosyal Psikolojik Yaklaşımlar
Etkinlik Bilgileri
Başlangıç Tarihi ve Saati: 09.12.2025 10.00 Bitiş Tarihi ve Saati: 09.12.2025 13.00 Yer: Aydın Doğan Oditoryumu

Galatasaray Üniversitesi’nin kurucu kadrosunda yer alan ve Sosyoloji Bölümü’nün kurucu başkanı olan Barlas Tolan, 11 yıl önce vefat etti. Onun ardından Sosyoloji Bölümü tarafından her yıl düzenlenen Barlas Tolan Konferansları’nın 11’incisi, hocanın önem verdiği çalışma alanlarından biri olan sosyal psikolojiye ayrıldı. 9 Aralık 2025 tarihinde Aydın Doğan Oditoryumu’nda gerçekleştirilen konferansın bu yılki başlığı “Toplum Bilimlerinde Sosyal Psikolojik Yaklaşımlar” oldu.
Konferansa Prof. Dr. Diane Sunar (İstanbul Bilgi Üniversitesi), Doç. Dr. Buket Türkmen (Galatasaray Üniversitesi), Dr. Sercan Karlıdağ (Altınbaş Üniversitesi) ve Zeynep İclal İncioğlu (Galatasaray Üniversitesi) konuşmacı olarak katıldı. Oturumun moderatörlüğünü Nazlı Ökten (Galatasaray Üniversitesi) üstlendi.
Konferansın açılış konuşmasını ve organizasyonunu üstlenen Doç. Dr. Buket Türkmen, Galatasaray Üniversitesi ve Barlas Tolan ile bağını kuran 1999 tarihli stereotip ve kimlik araştırmasına değindi. Türkmen, “Türkiye’den Dünyaya Bir Bakış: Türkiye’deki Avrupalı İmgesi ve Ulusal Kimlik Kurgusuna Etkileri” başlığıyla Galatasaray Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan bu çalışmanın, farklı disiplinlerden ve yaklaşımlardan gelen bir araştırma ekibiyle yürütüldüğünü aktardı. O dönem araştırmada görev alan asistanların bugün kendi alanlarında yetkin akademisyenler olmaları, konuşmada vurgulanan noktalardan biri oldu. Türkmen ayrıca, araştırmanın Barlas Tolan tarafından yatay ve katılımcı bir biçimde örgütlendiğini ve bu yaklaşımın hem araştırma sürecine hem de yayınlara yansıdığını belirtti. Kullanılan yöntem ve analizleri bugünün eleştirel merceği ile de değerlendiren Türkmen, "Çok eleştirerek baktık, hepimiz gibi, ilk araştırmalarımıza. Ama ilk olmadan sonrakiler olmazdı" diyerek konuşmasını bitirdi.
Bu başlıkta bir konferansa elbette konusunun duayeni kabul edilen bir isim olan, "hocaların hocası" Prof. Dr. Diane Sunar ( İstanbul Bilgi Üniversitesi) davet edilmişti ve kendisi İngilizce yaptığı sunuşu "Social Psychology Research in Türkiye: 1990-2020" ile oturuma genel bir başlangıç yaptı. Diane Sunar'ın gelmesini heyecanla karşılayan dinleyiciler, onun sunuşundan Türkiye'de sosyal psikolojinin serencamının izini sürebildiler. Sunar, 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de yaşanan toplumsal dönüşümlerin, aile yapıları, değerler, kimlik edinme süreçleri ve toplumsal cinsiyet algılarında önemli değişimlere yol açtığını belirtti. Bu dönüşümlerin, sosyal psikoloji araştırmalarında ele alınan sorunsallar ve kullanılan yöntemler üzerinde belirleyici olduğunu vurguladı. Daha önceki dönemlerde Sosyal Psikolojinin önemli bir sorunsalı olan "Benlik" meselesinin terk edildiğini ve toplumsal dönüşümün daha ziyade korelasyon ve istatistiklere dayalı bilimsel metotlarla anlaşılmaya çalışıldığını söyledi. Prof. Sunar sunuşunda ve oturum sonundaki tartışmada, bilime yaklaşımının siyasal alana mesafeli ve tarafsızlığa önem veren bir yaklaşım olduğunun ve bu bilimsel yaklaşımı önemli bulduğunun altını çizdi.
Dr. Sercan Karlıdağ ise sosyal psikoloji alanına epistemolojik, ontolojik ve etik-politik açılardan yönelttiği eleştirileri ele aldı. Sunumunda, Muzaffer Şerif geleneğinin güncel araştırmalardaki izlerine değinen Karlıdağ, Şerif ve Adorno yaklaşımlarının birarada çalışılabileceğini söyledi. Bilimsel ve etik tarafsızlığı savunan bir epistemolojinin, statükoyu meşrulaştıran bir taraflılık olabileceğinin altını çizen Karlıdağ, etik ve politik boyutların sosyal psikoloji çalışmalarında merkezi bir yer tutması gerektiğini ifade etti. Son yıllarda Kürt kimliği, Alevilik, Gezi Direnişi katılımcıları ve barış bildirisine imza atan akademisyenler üzerine yapılan araştırmalara atıfta bulunan Karlıdağ, bu yeni eleştirel epistemolojinin etkisinin Prof. Dr. Melek Göregenli'nin İzmir ve Diyarbakır’da işkence ve kötü muamele, homofobi ve nefret suçları üzerine araştırmalarında da görülebileceğini söyledi. Kendi Alevilik araştırmasından hareketle, bazı toplumsal kimliklerde öne çıkan meselenin benlik saygısından ziyade süreklilik motivasyonu ve sosyal temsiller olduğunu belirtti.
Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde sosyal psikoloji derslerini yürüten Zeynep İclal İncioğlu ise “Bir araştırma ve eylem bütünlüğü olarak sosyal psikolojiyi anlamak” başlıklı sunumunda klinik sosyal psikoloji perspektifini ele aldı. İncioğlu, ruhsal ve toplumsal olanın birlikte ele alınmasının önemine değinerek, teori, analiz ve pratik arasındaki kopukluğu reddeden bir yaklaşımı tartışmaya açtı. Bu bağlamda İncioğlu sosyal psikolojide temel sorunsalların, sosyal alandaki ilişkilerle öznelerin nasıl başa çıktığı üzerinden kurulması gerektiğini savundu. Klinik sosyal psikolojinin, araştırma sürecinde öznelerin anlam arayışlarını merkeze alan bir çerçeve sunduğunu ifade etti. Bu psikolojik kavrayışta, araştırma ve eylemin iç içe, bütünlükle, birlikte üretilebileceği bir yeni epistemolojik kavrayışı önerdi.
Birbirinden farklı bilimsel kavrayış ve epistemolojilerin, kuşaklar arasındaki farklılıklarla da kesiştiği bu oturum, söz konusu sorunsalların ele alındığı bir soru-cevap bölümüyle devam etti. Katılımcıların sorularıyla zenginleşen bu bölümde, “bilim”e yönelik iki farklı yaklaşım ve sosyal bilimlerdeki dönüşümün imkânları tartışıldı. Sunar, bilimsel olan ile siyasal yaklaşım ve eylemler arasında bir ayrım yapılması gerektiğini savunarak, bilimsel araştırmanın siyasal eyleme katkı sunabileceğini, kendi AÇEV çerçevesinde yürüttüğü siyasal eylemliliğin de bilimsel çalışmalardan beslendiğini ifade etti; ancak bu iki alanın aynı epistemolojik düzlemde karıştırılmaması gerektiğinin altını çizdi. Karlıdağ ve İncioğlu’nun yaklaşımları ise yeni sosyal bilim sorunsallarının izini sürüyordu: bilimsel tarafsızlığın eleştirel biçimde sorgulanması, siyasal-eleştirel yaklaşımla bilimsel epistemolojinin yeniden düşünülmesi ve bilimsel olan ile toplumsal olanın iç içeliği.